Skip to content

Erdal Beşikçioğlu ile Röportaj

Ankara doğumlu oyuncu Erdal Beşikçioğlu, 1993 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’ndan mezun olduktan sonra çeşitli dizi, film ve tiyatro oyunlarında rol aldı. En son adını “Bir Delinin Hatıra Defteri” adlı tiyatro oyunu ve “Behzat Ç.” dizisi ile herkese duyurdu. Sanatçının son filmi Behzat Ç. Ankara Yanıyor sinema dünyasında büyük yankı uyandırdı.

Halkın sizi bu kadar iyi tanıması Behzat Ç. Karakteriyle oldu peki bundan öncesi nasıldı, oyunculuk hep aklınızda olan bir şey miydi?

Erdal Beşikçioğlu: Parlak bir öğrenci değildim, lisede amatör tiyatro yapıyorduk Ankara’ya dönünce konservatuar sınavlarına girdim. 9 eylül ve Hacettepe, 9 eylül’ü kazanamadım Hacettepe’yi 4 yılda bitirdim.

Mezuniyetinizin ardından bu noktaya gelene kadar neler yaptınız, yer aldığınız projelerden bahseder misiniz?

 E.B: Bu liste bayağı kabarık. 20’ye yakın tiyatro oyunu, 10 kadar film, bir o kadar da dizi filmde rol aldım. En son oynadığım oyun “Bir Delinin Hatıra Defteri”. Ayrıca bu oyunla 2009 yılında Baykal Saran Tiyatro Ödülü’nü aldım. 2011de de “Behzat Ç. Seni Kalbime Gömdüm” filmi Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü getirdi.

Adınız hep Ankaralı oyuncu diye anılıyor bunu biraz anlatabilir misiniz, nedir Ankaralı oyuncu olmanın farkı?

 E.B: Bir gün İstanbullu bir arkadaşla sohbet ediyoruz, dedi ki, “Ya n’apıyorsun Ankara’da? Bak burada Boğaz var, oturup bekliyoruz…” Ben de dedim ki, “Güzel yapıyorsunuz da, Ankara’da Anıtkabir var, birinin de onu beklemesi lazım…

Ankara için hep sıkıcı derler siz ne düşünüyorsunuz? 

E.B: Boş oturursanız tabii sıkıcıdır! Ama benim Boğaz’a bakıp dalga geçecek zamanım yok, çalışmam lazım.

İstanbul’da tiyatro yapmakla Ankara’da yapmak arasında nasıl bir fark var peki? 

E.B: İstanbul, nüfus olarak kalabalık olabilir, ama entelektüel kitlesi, bilen insan sayısı Ankara’dan daha azdır. Zaten İstanbul’un alt yapısını oluşturanların çoğu Ankara kökenlidir.

Sanat yapmak içim Ankara daha iyi bir alternatif mi yani? 

E.B: Sanat konsantrasyon ister üstelik oyuncu için çeşitlilik de lazımdır. Ama daha sonra yalnız kalıp üretmek de gerekir. Ben İstanbul’da çok yoruluyorum. Ankara rahat. Üretimi Ankara’da yapalım, pazarlamayı İstanbul’da.

İstanbul’u çekici kılan nedir sizce?

 E.B: Belki şehri güzel bulduklarındandır. Ya da daha fazla kitleye ulaşmak için olabilir. Üretimi Ankara’da yapalım, pazarlamayı İstanbul’da.

Son zamanlarda tiyatronun önemini yitirdiği söyleniyor, bu doğru mu? 

E.B: Değil tabii, sorun tiyatronun basitleştirilmeye çalışılıyor olması. Tiyatro İki tane dekorla olacak iş değil. Özel tiyatrolar güçlü prodüksiyonlar yapsın hepsi kapalı gişe oynar. İstanbul’da bir sürü çadır tiyatrosu var, hepsi komedi oynuyor hâlbuki tiyatronun bir düşünce anlatması gerekir. Tiyatrocularda da suç var yani. Herkes, her şeyin kolayına kaçıyor.

Birde televizyon var tabii sizce neden Türk halkı dizi izlemeyi bu kadar çok seviyor?

 E.B: Çünkü bizim seyircimiz biraz tembel. Çayını demleyecek, televizyon karşısına geçecek, ayaklarını uzatacak ve yemişini yiyecek. Tiyatroya ancak birisi zorlayacak da öyle gidecek. Ama Ankaralılar için söylemiyorum. Ankaralılar biraz daha farklı tabii…