Skip to content

Yemeksepeti’nin kurucusu Nevzat Aydın’ın girişim öyküsü

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz? Yemeksepeti’ni kurmadan önce neler yapardınız?

1976 yılında doğdum. Bursa Anadolu Lisesi’ni bitirdikten sonra Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümüne girdim. Üniversite okurken 1994 yılında internetle tanıştım ve o gün hayatımın geri kalanında internetle ilgili bir şey yapacağımı biliyordum. Üniversite sonrası Amerika Birleşik Devletleri’ne giderek Silikon Vadisi’ndeki University of San Francisco’da MBA eğitimine başladım. Burada e-ticaret ile ilgili gelişmeleri yakından inceleme fırsatım oldu. Daha sonra MBA’i yarıda bırakarak kafamda paket servis projesiyle Türkiye’ye döndüm ve 2001 yılının Ocak ayında Yemeksepeti online oldu.

Öğrencilik hayatınızı nasıl geçirdiniz? O dönemde bir şeyi değiştirme şansınız olsaydı, bu ne olurdu?

Üniversite boyunca çok sosyaldim ancak ders anlamında çok başarılı bir öğrenci değildim. Zamanımı daha çok sosyal aktivitelerle ve organizasyonlar düzenleyerek geçiriyordum. Dalış Kulübü düzenli katılım gösterdiğim kulüplerden biriydi. Üniversitenin arkadaş ağı edinmemde çok büyük faydası oldu. Belki akademik olarak başarılı olmak için daha fazla ders çalışmam gerekirdi ancak şimdi baktığımda boş kalan zamanlarımın tümünü arkadaşlarımla sosyalleşerek geçirdiğim için üniversite hayatımda değiştirmek istediğim bir şey olmazdı diyorum.

Yemeksepeti fikri aklınıza ilk düştüğünde nerede, neler yapıyordunuz, bu fikrin üstüne gitmenizi sağlayan temel etken neydi?

İnternet projelerinin doğduğu Silikon Vadisi’nde yüksek lisansımı tamamlarken internet sektörünü ve e-ticaret faaliyetlerini yakından takip ediyordum. Aynı dönemde, paket servis ve internet bazlı bir projeyi Türkiye’de hayata geçirmek düşüncesi aklımda yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı. ABD’den Türkiye’ye dönünce, gözlem ve fikirlerimi böyle bir projede yer alabileceğini düşündüğüm Melih Ödemiş, Gökhan Akan ve Cem Nüfusi ile paylaştım. Daha sonra hem restoran hem de kullanıcı bazında bu tarz bir ihtiyaca yönelik talep olup olmadığını araştırdık. Bu çalışmalar sonucunda, gerçekten böyle bir ihtiyaç olduğunu saptayınca kurulum çalışmalarına başladık.

Verdiğiniz bir röportajda ilk profesyonel işinizin bu olduğunu söylemişsiniz. Girişimciliğin birçok açıdan zorlu yanları olduğunu biliyoruz, bu riski almaya nasıl karar verdiniz?

İnternetin Türkiye’de henüz emekleme aşamasında olduğu 2000’li yılların başında, ABD’den Türkiye’ye yüksek lisansımı yarıda bırakarak döndüm ve aileme Yemeksepeti projesini anlattım. Babamın haklı olarak en azından yüksek lisansımı bitirmek için bir yıl daha bekleyip bekleyemeyeceğimi sordu. Benim için bu dönemde hızlı hareket etmek ve gerçekten Türkiye’deki bir ihtiyacı tamamlayacak olan Yemeksepeti.com’u hayata geçirmek, yüksek lisansımı yarıda bırakacak kadar önemliydi. Bu noktada fikrime duyduğum inanç ve ailemden gelen destek beni bu riski almaya cesaretlendiren önemli faktörler oldu.

Sıfırdan bu noktaya gelene kadar karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?

Yemeksepeti projesini hayata geçirdiğimiz dönemde Türkiye’de bilgisayar kullanımı ve internet penetrasyonu çok düşük bir seviyedeydi. O yıllarda internetten sipariş vermek de Türk kullanıcısına çok yabancı bir kavramdı. Yemeksepeti’nin geniş kitlelerce benimsenmesi başlarda kolay olmadı, ancak internet penetrasyonunun artması sayesinde hızlı bir gelişme dönemine girildi. Biz fikrimizin gerçekten iyi olduğunu biliyorduk, sadece restoranları ve kullanıcıları da buna alıştırmak için yalnızca biraz zaman ve kararlılık gerekiyordu. Siparişlerin fırladığını gören restoranlar ve sipariş verdikleri andan doydukları ana kadar çok iyi bir hizmet aldıklarını gören kullanıcılar bizim yanımızda olmaya devam ettiler.

İşinizin belki de temel noktası yemek, sizin hayatınızda yemeğin yeri nedir?

Benim hayatımı şekillendiren en büyük merakım yemek. Gerek Türkiye’de gerekse yurtdışında gittiğim yerlerde köşe bucak gezip sürekli yeni yemekler denemek, en iyi pide için Karadeniz’e gitmek, Sicilya kanolisini en güzel yerinde yemek benim için çok büyük bir zevk. Her yurtdışı seyahatimde otel rezervasyonlarından önce restoran rezervasyonlarım hazır olur. Zaten Yemeksepeti’ni, Lokum. com’u ve Papyon.com’u düşündüğünüz zaman yemeğin benim hayatıma ne kadar işlemiş olduğunu anlamak zor değil.

Mutlaka yapmaktan da hoşlandığınız bir yemek vardır? Bizimle özel bir Nevzat Aydın tarifi paylaşır mısınız?

Hamsili pilav. Altta ve üstte çift sıra bol hamsi. Fıstıklı, kuş üzümlü, Trabzon tereyağlı iç pilav ile.

Siz de Yemeksepeti’ni kullanıyor musunuz? Kullanıyorsanız ne sıklıkta?

En iyi kullanıcılarından biri benim tabii. Siparişlerime bakarsanız hep çok fazla kişi için olduğunu görürsünüz. Kalabalık arkadaş gruplarıylayken Yemeksepeti’nden sipariş veriyoruz. Siparişlerimin çoğunluğunu dondurma ve hamburger oluşturuyor diyebilirim. Aynı zamanda ev için et siparişlerimin tümünü de Yemeksepeti’nden veriyorum.

Son olarak sizin gibi başarılı işlere imza atmak isteyen okuyucularımız için neler söylersiniz, bizim gibi genç fikirlere önerileriniz neler olabilir?

Yapabilecekleri en önemli şey ilgilendikleri sektörü yakından takip etmek. İnternet sayesinde bilgi hayatımızda çok daha kolay bir şekilde dolaşıyor. Kolaylıkla erişebiliyor ve öğrenebiliyor durumdayız. Bunun avantajını kullanarak sektörü iyi tanımaya çalışmak ve yeniliklerden haberdar olmak sizi bir adım öne geçirecektir.

-Özlem öztürk