Skip to content

Beril Anaç İmza: Bir Tost

Sizi tanıdığımız kadarıyla harika bir girişimci ve özverili bir annesiniz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?


1985, Ankara doğumluyum; Ted Ankara Koleji’nin ardından Gazi Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirdim. Liseden mezun olduğumdan beri yaklaşık 18 yıldır çalışma hayatının içerisindeyim. Farklı kurumsal şirketlerde satış, pazarlama, kurumsal iletişim, perakendecilik alanlarında çalışma fırsatım oldu, bu süreç bana hem farklı alanları deneyimleme hem de bambaşka profillere sahip yöneticilerle çalışırken liderlik özelliklerimi geliştirme fırsatı verdi. Profesyonel iş hayatım devam ederken 2012 yılında evlendim, 2015 yılında ikizlerimiz Eliz ve Erde dünyaya geldiler. 2017 yılında markamız “İmza: Bir Tost” doğdu. Bu yıl ise oğlumuz Erel ailemize katıldı. Yani geçtiğimiz 6 yıl hem iş hem de annelik açısından oldukça bereketli geçti benim için. Bir de bu süreçte sosyal medyada yönettiğim İnstagram hesabım da oldukçaaktif. “2tombili1hayat” olarak uzun yıllardır günlük hayatımdaki deneyimlerimi ve maceralarımı paylaşıyorum.


Pandemi süreci sizi kişisel ve kurumsal boyutta nasıl etkiledi?


Pandemi beni kişisel olarak derinden etkiledi. Bir anne olarak çocuklarımın geleceği ve eğitimleri konusunda kaygılandım, bir evlat olarak da aile büyüklerimin sağlığından endişe ettim. Bu sürecin çoğunluğunda ise hamileydim ve pandeminin ortasında doğum yaptım. Bu durum da duygusal olarak oldukça hassas olmama neden oldu. Kurumsal boyutta değerlendirdiğimizde ise, belirsizlikler ile dolu bir dönemdi ve hâlen de öyle olmaya devam ediyor. Yaptığımız maddi yatırımların kazanca dönüşmesi bir yana dursun, varlıklarını koruyamadığımız bir yıl yaşadık. Ayrıca ekiplerimizde emek veren tüm arkadaşlarımızın kazançlarındaki azalma hem motivasyonlarını hem de enerjilerini doğrudan etkiledi. Uzun yıllar emek verdiğiniz işletmelerin bomboş veya düşük kapasitede çalışması oldukça acı bir durum ne yazık ki.

Tosta olan sevginiz sizi bu yola sürüklemiş. Peki, İmza: Bir Tost’un fi kir aşamasından bu günlere kadar geldiği süreci nasıl değerlendirirsiniz?


Yemek pişirmek ve sunmak, kalabalık sofralarda dostlarımı ağırlamak benim için bir hobi gibiydi. Bunu ticari bir faaliyete dönüştürme fikri aslında 15 yıllık bir maziye dayanıyor. Ama şartların olgunlaşması vakit aldı elbette. İmza: Bir Tost benim fikrim olduğu kadar, bugüne kadar her aşamada ona emek vermiş geniş bir ekibin ürünü aslında. Bu ekibin başında kardeşlerim, Berkay ve Gözde ve tabii ki her aşamada desteğini hissettiğim eşim Barış geliyor. Çayyolu’nda 60 metrekarelik bir alanda, ben dahil 2 kişi başlayan maceramız 2 yıl gibi kısa bir sürede 4 şubeli 30 çalışanlı bir zincire dönüştü. Pandemi öncesi ayda yaklaşık 10 bin kişiye işletmelerimizde hizmet veriyor, 16 bin tost satıyorduk. Bununla birlikte ekipçe keyifle, güven ortamında, mutlu çalışmak da İmza: Bir Tost’un hedeflerinden biridir. Bunu da başardığımıza inanıyorum. Kreatif olarak baktığımızda ise İmza: Bir Tost aslında kendi kendini pazarlayan bir marka olarak kıymetli. Menümüz, tost çeşitlerimiz, tostların üzerine yazdığımız mesajlar, işletmelerimizin mimari dizaynı ve hijyenik koşullarını da hesaba katarak bir bütün olarak ele alırsak; İmza: Bir Tost yediden yetmiş yediyeye herkes için, pratik, güvenilir, uygun fiyatlı
ve neşeli olmakla beraber oldukça da akılda kalıcı.

Girişimcilik sürecine dahil olmak isteyen biz gençlere verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?


Bu zamana kadar katıldığım tüm konferans ve yayınlarda belirgin olarak dikkat çektiğim iki husus var: Birincisi deneyim, ikincisi cesaret kavramı. Kurmayı planladığınız iş alanında deneyiminiz yoksa sadece bir yatırımcı olursunuz bana göre. Bu nedenle mutlaka girişiminiz ile ilgili alanda deneyim elde etmek için bir süre çalışmanızı tavsiye ederim. Diğer kavram ise cesaret, daha doğrusu cesaret kavramına yüklediğimiz anlam. Hayalleri ve hedefl eri uğruna konfor alanından çıkmayı, kendinden büyük bir iş için ayağa kalkmayı ve öldürmeyecek riskler almayı tavsiye ediyorum herkese. Aksi halde hiç denemeden, denemekten korkarak bir ömür geçirmek yaşamak değil sadece nefes almaktır bana göre.