Skip to content

Hayatta Suçluluk

Suçluluk, herkesin zaman zaman hissettiği bir duygu. Bu duygu sayesinde çok şey öğreniriz aslında. Yanlışlarımızı görürüz ya da belki pişman oluruz. O yanlış hareketi, tekrar etmemek için özen gösteririz. Bu özen ve emeğin sonucunda da kendi doğrularımızı daha da güçlendirerek önümüze çıkan “Bugün tatlı yesem mi?” gibi küçük veya “Kendim için nasıl bir kariyer yolu çizmeliyim?” gibi büyük olan seçimlerde daha efektif karalar almaya başlarız. Peki uzun vadede oldukça güzel etkileri olan bu duygu nerden çıkmıştır? Hangi sebepten dolayı kişinin kendisine ait doğrular, prensipler veya standartlar, artık aklınıza hangi kelime gelirse bu durum için, oluşmasını sağlamıştır? Freud bu sorulara 1929 yılında bir cevap vermiş.

Uygarlığın Huzursuzluğu kitabında suçluluk konseptini; kişi, medeniyet ve kendi yarattığı kavramlar olan id, ego ve süperego ile açıklıyor. Kavramları özetlemek gerekirse, 

 

  • İd: İçimizdeki bencil, henüz olgunlaşamamış çocuk.
  • Süperego: İçimizde bulunan, her düşünce ve duygularımızı bilen otorite.
  • Ego: İde kıyasla daha olgun kararlar alan benliğimiz (benim anlayışıma göre bilincimiz).

 

Freud medeniyet kavramını da kitabında çoğumuzun bildiğinden daha farklı bir şekilde tanımlıyor. Medeniyeti, toplumsal -teknolojik, sosyal, bilimsel- olarak ilerlemekten ziyade toplumun doğru/yanlışları olarak ele alıyor.

 

Kişinin toplumun içinde kalması için bazı kişisel arzularından ,id, feragat etmesini ya da bastırmasını eğer bunu yapmazsa medeniyete aykırı olacağı için diğer insanların kendisine olan sevgisini kaybedeceğini savunuyor. Bunun sonucunda da sevgiyi kaybetme korkusunun kişiyi suçlu hissetmeye yönelttiğini ve medeniyetin yapıtaşının, suçluluk duygusu olduğunu söylüyor. Ek olarak kişinin doğru bildiği davranışları, kısacası vicdanını iki aşamaya ayırıyor. Birinci aşama, dışardan -aile, toplum…- öğrenilmiş doğrular ve ikinci aşama, kişinin kendisinin benimsediği ve öğrendiği doğrular. İkinci aşamaya geçişle eşzamanlı olarak süperego da oluşmaya başlıyor. Özetlersek abur cubur yediğimizde bize kızan anne/baba, abur cubur yeme düşüncesine dahi kızan süperegoya dönüşüyor.

 

Freud’a göre suçluluktan kaçmak imkansız bir hal alıyor anlayacağınız. En büyük korkunuz, en tehlikeli düşmanınız kendiniz oluyorsunuz. Tamam, en büyük düşmanımız kendimiziz. Üzerine yanlış düşündüğümüz ya da hissettiğimiz anda bile kendimize ceza kesiyoruz. Yani suçluluk duygusundan “mükemmel” bir hayat yaşamadığımız sürece kurtulamayacağız. 1929’da olsaydık bunu düşünebilirdik fakat o zamandan bugüne kadar yapılan çalışmalar bunun doğru olmadığını gösteriyor. Bu çalışmalarla ilgili benim ilk aklıma gelen Yuval Noah Harari’nin Homodeus kitabında bahsettiği “benlikler” kavramı.

Homodeus’ta insan beyinde yapılan deneylerle kişinin birden fazla -en az iki deneyimleyici ve anlatıcı- benlik/kişilik taşıdığını dile getiriyor hatta başka bir çalışmada beyinin bir seçim oluşturmadan önce o seçime cevap verdiğini de anlatıyor. İçimizde birden fazla kişi varsa ve “gerçek” bir irademiz de yoksa yaşamımızı “doğrulara” göre yaşamamızın ve bundan dolayı suçluluk hissetmemizin herhangi bir mantığı da yoktur değil mi? Ne kadar mantıksız gözükse de standartlar daha pratik, daha rahat bir hayat yaşamamızı sağlar. 

 

Hepimiz insanız ve hepimizin inanılmaz derecede karmaşık bir duygu dünyası var. Ne kadar suçlu hissetmemize sebep olsalar da gözümüzün önünde olan biteni anlamak veya anlamdırmak için bu kurallara ihtiyacımız var. Asıl önemli olan şey ise suçluluk duygusu ile nasıl baş etmemiz gerektiği. Dünya Sağlık Örgütünün 2017’de açıkladığı raporda Türkiye’nin %4,4’ünde depresyon görülürken 2022’de bu oran %9’a kadar çıkmış durumda. Sayılar ülkemizdeki ruh sağlığının gidiş yönünü gösterirken kendi ruh sağlığımızı korumak gerektiğinden belki de çok daha önemli bir konuma geliyor. Bu yüzden süperegomuz bizi ne kadar cezalandırışa cezalandırsın ne kadar kendi prensiplerimizin dışına çıkarsak çıkalım günün sonunda, kendimize karşı şefkatli davranmak durumundayız. Kendimizi affetmeliyiz ki mutluluğumuzu ve sağlımızı koruyabilelim.





Kaynakça

Çağımızın hastalığı: ülkelere Göre Depresyon Oranları. Türkiye Raporu. (2022, July 28). Retrieved November 30, 2022, from https://turkiyeraporu.com/arastirma/cagimizin-hastaligi-ulkelere-gore-depresyon-oranlari-8620/ 

 

T24. (2017, April 7). Türkiye’de 8 Milyon Kişi Antidepresan Kullanıyor, nüfusun 4,4’ü Depresyonda. T24. Retrieved November 30, 2022, from https://t24.com.tr/haber/turkiyede-8-milyon-kisi-antidepresan-kullaniyor-nufusun-44u-depresyonda,398032 





-) https://turkiyeraporu.com/arastirma/cagimizin-hastaligi-ulkelere-gore-depresyon-oranlari-8620/

 

-) https://t24.com.tr/haber/turkiyede-8-milyon-kisi-antidepresan-kullaniyor-nufusun-44u-depresyonda,398032